HER ŞEYE RAĞMEN SEVGİ
3. “Çünkü” Türü Sevgi
İkinci sevgi türünü, “çünkü” sevgisi diye adlandıracağım. Bu tür sevgide kişi, “bir şey olduğu” ya da “bir şeye sahip olduğu” ya da “bir şey yaptığı” için sevilmektedir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe veya bir koşula bağlıdır. “Seni seviyorum çünkü çok güzelsin.” “Seni seviyorum çünkü diğer kişilerden o kadar farklı, o kadar popüler, o kadar zengin ve o kadar ünlüsün ki....” “Seni seviyorum çünkü bana güven veriyorsun.” “Seni seviyorum çünkü üstü açılan bir araban var ve beni harika, romantik yerlere götürüyorsun!” Bu ilginç sözcükleri biraz alaycı bir gülümsemeyle karşılayabiliriz. Fakat bizler de, başka birini sık sık onda gördüğümüz ve onu sevmemize neden olan bir şeyden ötürü ya da o kişi bizim sevgimizi herhangi bir şekilde kazandığı için severiz.
Bu tür sevgi, “eğer” türü sevgiye tercih edilebilir. Kazanılması gereken “eğer” türü sevgi, büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Ama, bir nitelik sahibi olduğumuzdan ötürü sevilmemiz hoş bir şeydir. Eğer birisi bizi olduğumuz gibi kabul edip sevebilse sevgiyi elde etmek için o kadar uğraşmazdık. Varlığımızda, sevilmemize neden olan bir şeyler bulunduğunu düşünmek bizi rahatlatırdı. Ancak çok geçmeden bu şekilde sevilmenin “eğer” türünde sevgiyi kazanmaya çalışmaktan pek de farklı olmadığını görürüz. İnsanların bizi “bir şey” olduğumuzdan ötürü sevmeleri bizi çok mutlu kıldığı için ve önemli olmanın gitgide büyüyen hissini aradığımızdan ve böylelikle daha çok insanın bizi seveceğini düşündüğümüzden hayranlarımıza yenilerini eklemek için büyük bir çaba harcarız. Sevilecek niteliklere bizden daha fazla sahip olan biri çıkarsa, bizi sevenlerin bu yeni geleni bizden daha çok sevmelerinden korkarız. Böylece, yaşamımıza rekabet ve sonsuzca sevgi kazanma gayretkeşliği girmiş olur. Ailenin küçük çocuğu, yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfın en güzel kızı, yeni gelen güzel kıza içerler. Bir delikanlı daha gösterişli bir arabaya sahip olan başka bir delikanlıya içerler. Evli bir kadın, kocasının çekici ve düzenli sekreterine içerler. O halde, bu tür sevgide bir güven duygusu bulunabilir mi?
İncil, “Yetkin sevgi, korkuyu kovar” der (İncil, 1.Yuharma 4:18). Bu “çünkü” türü sevgi gerçek ve sağlam bir sevgi olamaz.
Bu “çünkü” türü sevginin güvensizlik doğurmasının iki ayrı nedeni daha vardır. Birincisi, bizi seven kişinin düşündüğü gibi gerçekten sevilebilecek biri olmama korkusudur. Tüm insanların kişiliklerinin iki yanı vardır: Bunlardan biri diğerlerine gösterdiğimiz yanımız, diğeri ise, yalnızca kendimizin bildiği tarafımızdır. İşte bizi sevenlerin, kişiliğimizle düş kırıklığına uğrayıp bizi reddetmeleri korkusuyla bu ikinci yanımızı gizleyebilmek için sürekli tetikteyizdir.
Bu tür sevginin bir diğer güvensizlik duygusu da, ileride kişiliğimizin değişikliğe uğrayabileceği ve bir gün artık şimdiki gibi sevilmeme korkusudur. Japonya’da çok güzel bir genç kadın bir kuru temizleme müessesesinde çalışıyormuş. Bir gün kazan patlamış ve sıcak sıvı yüzünü, gözünü ve ellerini yakmış. Yüz hatları öylesine bozulmuş ki, hastanedeyken yüzünü sürekli saklamış ve doktordan başka kimsenin yüzünü görmesine izin vermemiş.
Nişanlısı, nişanı bozup onu terk etmiş. Birkaç ay sonra ölünceye kadar hastanede kaldığı sırada, aynı şehirde oturdukları halde, anne ve babası ziyaretine bile gelmemişler. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik üstüne bina edilmiş olduğundan, bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış.
Toplumumuzdaki, sevgilerin çoğu bu türdedir ve bizi devamlılığının sağlamlığı konusunda kuşkuya düşürür. Peki öyleyse bunlardan başka bir tür sevgi de var mıdır?
Yazar: Masumi Toyotome